Eleştirel Düşünce
Eleştirel Düşünce Neden Önemli Hale Geldi?
Düşüncenin amacı bilgiyi işleyip kararlara çevirmektir. 70 bin yıllık insan hayatı boyunca da bu konuda bir zafiyet oluşmamıştı ama özellikle son 2 asırda ortaya çıkan teknolojik gelişmeler ihtiyaçları farklılaştırdı.
Bu gelişmelerin öncüsü matbaanın Avrupa’da kullanılması oldu. (1440) Matbaa ile birlikte yazılı kaynaklar çok daha geniş kesimlere, çok daha ucuz bir şekilde ulaşmaya başladı. İlk gazeteler 17.yüzyılın başında yayınlanmaya balandı. Günlük gazete halini alması için 18.yüzyılın başını beklemek gerekti.
Bugüne damgasını vuran esas gelişmeler 1835’te telgrafın bulunması ile hızlandı. Kullanımı 1844 yılını buldu. Dolayısıyla bu değişikliklerinin kabaca 19. yüzyılın ikinci yarısında başladığını kabul edebiliriz. Telgraf ile birlikte, artık çok uzaktaki yerler neredeyse anlık olarak birbirinden haberdar olabilir hale geliyordu. Telgrafı 1876’da telefonun, 1889’da radyonun bulunması takip etti.
1890’larda hareketli resim fotoğrafçılığı sinemanın öncüsü oldu. 1900’lerin başından itibaren kısa filmlerin gösteriminin yapıldığı salonlar Amerika’da yaygınlaşmaya başladı.[1] 1902’de Melies’in ünlü Aya Yolculuk filmi yapılmıştır. İlk sesli film 1927’de yapıldı ve birkaç yıl içinde sessiz filmler ortadan kalktı. 1908’de ABD’nin sadece New York kentinde 10.000 sinema salonu vardı.[2]
Düzenli radyo yayınlarının başlaması 1920 yılını buldu. Bundan kısa bir süre sonra, 1925’te televizyon keşfedildi. 1936’da Londra’da ilk televizyon yayını yapıldı. Televizyonun var olmasını sağlayanın sinema olduğu gözden kaçırılmamalı.
Yayınların reklam ile finanse edilip kitlesel olarak tüm topluma ücretsiz ulaştırılması bir iş modeli olarak keşfedilince insanların muhatap olduğu bilgi inanılmaz miktarlara ulaştı. Geçmişte, devlet savaşa girse, askere alınmadığı sürece halkın haberi bile olmayabilirdi. Şimdi, Kore’deki savaş ihtimalinden, Afrika’nın balta girmemiş ormanlarındaki açlık ya da hastalıklara kadar her şeyden haberi olmaya başlıyordu.
Son büyük değişim bilgisayarların geliştirilmesi (1953) ile başladı ama özellikle 1980’lerde kişisel bilgisayarların evlere girmeleriyle bir devrim haline geldi. Devrim, 1989’da internet ve 1991’de cep telefonu ile devam etti. Artık sadece haberlere değil, dünyanın neresinde olursa olsun tüm bilgiye ulaşmak mümkün hale geliyordu. Cep telefonu iletişimi kişisel ve anlık hale getirdi. 1990'ların ortalarından itibaren, anlık mesajlaşma, e-posta, internet üzerinden ses ve video görüşmeleri yaygınlaşmaya başladı. Bunlara tartışma forumlarıyla, bloglar, sosyal ağlar takip etti.
Bu arada gözden kaçırılmaması gereken en önemli değişiklik, dünyanın dört bir yanından bilginin akışkan hale gelmesi ile birlikte kültürler arası duvarların ortadan kalkmasıdır. Eskiden toplumlar üyelerine bir kültür sunarlar; insanların kahir ekseriyeti de doğduğu toplumun kültürü dışında bir kültürle karşılaşmadan hayatlarını tamamlarlardı. Toplumların sundukları kültürler kendi içinde tutarlıydı, insanlara evren ve toplum içinde kendi konumunu açıklayan bir anlayış sağlarlardı. Toplumun üyeleri kültür çerçevesinde hareket ettiği sürece ihtiyaçlarını karşılar, fazla bir sorunla da karşılaşmazdı. Karar vermek zorunda bile değillerdi ama artık kültürler birbirine girmiş durumda. Dolayısıyla insanlar kültürlerinden emin değiller ve bu karmaşa içinde bireysel kararları ile yollarını bulmaya çalışıyorlar.
Kaynaklar
[1] İletişim Tarihi. David Crowley. Siyasal: 2017
[2] İletişim Tarihi. Uğur Gündüz. İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi