Eleştirel Düşünce
İleri Düzey Eğitimler
Temel Modelin belki de en büyük eksikliği kararlarımızı verirken kullanılan bilginin duyu organlarımız yoluyla alınan bilgi olarak basitleştirilmesidir. Evet, bilgilerimizi duyu organlarımız yoluyla alıyoruz ama modelin kast ettiği, “ham bilgi” şeklinde değil. Model bilgi kaynağı olarak dış dünyadan bahsederken kast ettiği bağımsız deneyimlerimiz sonucunda elde ettiğimiz ham bilgidir: “Dış dünyayı görürüz, duyarız, dokunuruz ve elde ettiğimiz bu bilgileri de işleyerek kararlarımızı oluştururuz.”
Halbuki özellikle modern dünyada kararlarımıza esas olan bilginin çok küçük bir kısmını kendi deneyimlerimiz sonucunda elde ediyoruz. Kahir ekseriyetine “kültür” üzerinden yapılandırılmış olarak ulaşıyoruz.
Kültürün insan kararları üzerindeki etkisi yeni olmasa da özellikle son yıllarda iletişim araçlarındaki gelişme dolayısıyla belirleyiciliği çok artmış durumda ve bu durum tüm dünya toplumlarını derinden etkiliyor. Eskiden, bir kültür içinde doğup yaşayan insanlar artık çok sayıda kültürle iletişim halinde olmak zorunda. Böyle bir ortamda kafa karışıklığı kaçınılmazdır. Kültürler arası etkileşimlerin ve etki eden kültürlerin özelliklerinin bilinmesine ihtiyaç vardır.
Eleştirel düşünce kitaplarında bilginin doğruluğunun teyid edilmesi gündeme geliyorsa da bunun için önerilen yöntemler çoğunlukla karşı tarafla iletişimi gerektirmektedir ama mevcut durumda bu çoğu zaman imkânsızdır. Bilgi kaynağı tespit edilmeye çalışılıp -ki çoğunlukla o bile belirsizdir- bilginin doğruluğuna yalnız başına karar vermekten başka çare kalmıyor.
Farklı kültürler içindeki önemli etki odakları, bunların varlık sebepleri ve amaçları hakkında bilgi sahibi olunmalıdır. Medya ve iletişim kaynakları, finansal etki kaynakları ve iş dünyası, istihbarat örgütleri ve siyasi yapılar bunlardan bazılarıdır.
Bunu sağlamak için çok sayıda özelleşmiş eğitime ihtiyaç duyulmaktadır.